Seda'nın Doğum Hikayesi!
Okuyucumuz Seda, gebelik hikâyesinden sonra şimdi de doğum ve lohusalık serüvenini sizler için kaleme aldı! İşte Seda'nın hikâyesi ve anne olmaya hazırlananlara tavsiyeleri...
Sen uzun boylusun yaparsın!
‘Başından beri normal doğum hikâyelerinde uzun boylu kadınların “şak“ diye doğum yaptığını duyuyordum. O kadar emindim ki kendimden, tabii ki normal doğum yapacaktım! Kontrollerimin son haftalarında doktorum bebeğimin kafa çapının geniş olduğunu ve doğum yoluna giremediğini söyledi. İki seçenek vardı önümde; ya bekleyecektik ya da sezaryen ile hiç bebeğimi ve kendimi yormadan doğum yapacaktım. Fakat beklemeyi seçersem, bebeğimin kanala girmeyip sıkışma ihtimali vardı. Bu durumda da acil sezaryene alınabilirdim. Benim için tercih yapmak zordu fakat normal doğum yapıp fazlasıyla dikişe sahip olmak içime sinmiyordu. Sonunda sezaryen doğumu seçtim ve hafta olarak yaşıtlarından epeyce önde olan kızımı bir kaç gün içinde doğurmaya karar verdim.
*Seda'nın hamilelik hikâyesini okumak için buraya tıklayın!
Hastane çantalarımız
Hem benim hastane çantam hem de kızımın çantası eksiksiz olmalıydı. Yanına ne alacağını bilemeyen heyecanlı bir anne olarak kıyafet olayını biraz abartmış olabilirim. :) İki gün çekim yapılacağı için bebeğimin çantasına 2 adet süslü hastane çıkışı, bir adet kızımın doğar doğmaz giyeceği tulum setini ( Hastaneninkini giydirmelerini tercih etmedim.) bolca uzun kollu yedek tulumlarını, çoraplarını, saç bantlarını, şapka ve eldivenlerini koydum. Hastane odaları oldukça soğuk oluyor ve bebeğinizi kalın giydirmeniz gerekebiliyor. Bu nedenle battaniye olarak 3 adet muslin battaniye ve hastane çıkışında kullanmak üzere bir adet kalın battaniye aldım. Bunlar dışında alt açma bezi, bebek bezi, ıslak mendil gibi kişisel bakım eşyalarını çantamıza koydum. Ek olarak bolca omuz bezi almanızı tavsiye ederim çünkü bebeğinizin gazını her an herkes çıkartmaya meyilli oluyor. :) Kızımın çantasına 2 adet emzik koymuştum fakat doktorlar 1. aydan önce emzik kullanımını istemiyorlar. Benden size ufak bir tavsiye; siz siz olun, emzirme yastığınızı ve hastaneden çıkarken kullanacağınız ana kucağını yanınıza almayı unutmayın.
Kendi çantamda ise fotoğraf çekimi için 2 adet lohusa takımı, 2 adet lohusa tacı, kalın çorap (Odanız gerçekten soğuk oluyor!) 2 adet pijama takımı, 2 adet emzirme sütyeni, kişisel bakım ve makyaj malzemelerim, hastaneden çıkarken giyeceğim kıyafetlerim vardı. Hastane çantanıza göğüs ucu kreminizi ve varsa koruyucu gümüş kapağınızı da koymayı unutmayın! Fark etmeseniz de bebeğiniz emmeye ilk başladığı andan itibaren göğüs uçlarınız tahriş olmaya başlıyor ve inanın bu süreç çok acılı geçiyor!
En güzel gün!
Büyük gün gelmişti ve ben o gece heyecandan 1 bile dakika uyku uyumamıştım... Sezaryende tercihim epidural anesteziydi fakat maalesef bu da mümkün olmadı. Hastane odasında tüm hazırlıklar yapıldı. Zaten gergin olan ben, ameliyathaneye inerken sanki başıma gelecekleri hissetmiş gibiydim... Epiduralim takıldı ve ilaç verildi. Fakat belimden aşağısı bir türlü uyuşmadı. Anestezi doktoru biraz bekledi ve ilacın dozunu arttırdı. Fakat vücudum pes etmedi ve yine sonuç alamadık. 3. denemeden sonra doktorlar genel anesteziye dönme kararı aldı. Bunun en acı tarafı, genel anestezide eşimin doğuma girememesi ve benim o ilk saniyelerde bebeğimle temas kuramayışım oldu. Bazen böyle durumlar yaşanabiliyormuş, tabii ki önemli olan kımızın sağlıklı bir şekilde doğmasıydı.
Sezaryenden sonra süt!
Sezaryen doğumlardan sonra annenin sütünün geç geldiği söylenir… Kimi doktora göre de normal doğum ile sezaryen doğum arasında sütün gelme zamanı açısından bir fark yoktur; plasenta anne karnından çıktığı an beyine süt sinyali gidiyor derler. Benim ilk gün sütüm çok az geldi fakat sonrasında bebek emdikçe süt miktarı da arttı. Hastanenizdeki bebek hemşirelerinden mutlaka emzirme ve süt sağma eğitimi alın derim. Doktorunuzun kontrolünde anne sütünü arttıran doğal çayları ve gazınızı azaltmaya yardımcı olan rezene çayını mutlaka deneyin, en azından bende işe yaradılar. İlk hafta dikkatli ve düzenli beslenmeniz çok çok önemli, gaz yapan meyve ve sebzelerden uzak durmanız gerekiyor. Bu listeyi doktorunuz ya da hastane diyetisyeni zaten sizinle paylaşır. Şu an bebeğim her iki saatte bir emiyor ve 3580 gr doğan kızım, 14 günde 4 kilo oldu bile! Unutmayın, ne kadar emzirirseniz sütünüz o kadar artar!
The Lohusa!
Hep aynı hikâyelerle korkutulduk belki de, annelerin korkulu rüyası o 40 gün! Hastanede geçirilen günlerde insan bir şey anlamıyor. Çevrede dolanan hemşireler, doktorlar ve refakatçılar derken bebeğe asıl bakan siz olmuyorsunuz bile. Taburcu olurken anlıyorsunuz her şeyi; 2 kişi geldik, 3 kişi çıkıyoruz… Daha şimdiden arabanın ısısının bebeğimizi üşütüp üşütmeyeceğini düşünmeye başladık bile, aman tanrım! Artık sizden daha önemli bir şey var! Eve geldiğimizde eşimle bebeği nereye koyacağımızı, ne yapacağımızı bilemedik. Anne yanı yatağı almamıştık, bebeğimin ilk günden odasında uyumaya alışmasını istedim, her ağladığında onun odasına gitmeye razıydım. Ama doktor bizi bu konuda uyardı ve ilk 3 ayın bebek için çok önemli olduğunu, kusma ve kusmuğunu yutma, boğulma ve dönme riskleri olduğu için anne uyurken bebeğin anne yanı yatağında yatması gerektiğini belirtti. Zaten kuş uykusunda olduğumuz için en ufak bir seste müdahale etme şansına sahip oluyoruz.
Hiç unutmayacağım bir anı; ben daha içinde bulunduğum duruma o kadar alışmamışım ki, bebek ağlamaya başladığında ne oluyor diye aniden ters bir hareket ile yataktan fırladım, dikişlerim patlıyordu neredeyse... İlk günler çok zordu, her şeyden önce uyku düzeninizin bozulması sizi çok zorluyor.
Gecede 3-4 kez bebeği emzirmeye uyanıyorsunuz, bir emzirme 20 dk. sağ meme, 20 dk. sol meme olmak üzere ortalama 40 dk. sürüyor. Gazının çıkartılması, altının değiştirilmesi derken her uyanışınızda bebeğinize 1.5 saat kadar bir zaman ayırıyorsunuz. İlk hafta bana kim ziyarete gelse ‘nasılsın’ diye sorduklarında ‘iyiyim’ derken gözlerimden istem dışı yaşlar dökülüyordu. Evet, zaman geçtikçe uykusuzluğa alışıyorsunuz, fakat gün içinde bebeğiniz uyurken siz de muhakkak kısa uykular yapmalısınız. İlk zamanlarda bebeğinizin tek işlevi emmek, tuvalet yapmak ve uyumak oluyor, bu da size benim hayattaki misyonum bundan sonra bu mu diye düşündürebiliyor. Hep söylerler ya hani ‘Geçiyor’ diye... Evet, gerçekten de geçiyor. Lohusalık 40 gün gün diyorlar ama inanın 2. haftadan sonra rahatlıyorsunuz. Bebeğiniz size, siz bebeğinize alışıyorsunuz. Sağlıklı bir bebek yetiştirmek için önce annenin ruh ve beden sağlığının iyi olması gerekiyor, siz kendinize ne kadar iyi bakarsanız bebeğiniz o kadar iyi etkilenir.
İlk günlerde eviniz biraz kalabalık olacaktır. Anneniz, ablanız, akrabalarınız size yardım amaçlı çevrenize pervane olacaklardır. El ayak çekilince, siz bebeğinizle baş başa kalınca asıl gerçekleri anlıyorsunuz. Lohusalık sendromuna girmeyin, çevrenizde bebeğinizi güvenle emanet edebileceğiniz kişiler varsa, ara ara onu doyurup kendinize vakit ayırmaya çalışın. 10 dakikalık yalnız yürüyüş bile size iyi gelecektir. Ayrıca bebeğinizle dışarı çıkmaktan korkmayın, doktorlar bile AVM dışında özellikle açık havaya 2. günden sonra çıkabileceğinizi söylüyorlar. '40'ı çıkmadan çıkartmayın' muhabbeti eskidenmiş. Bebeğinizi gezmeye, dışarıya ve özellikle sese alıştırın. Biz ilk haftadan beri kızımla yürüyüşlere gidiyoruz ve inanın açık hava uykusunu bile derinleştiriyor.
Her anne bebeğini sağlıklı bir şekilde kucağına almayı diler, fakat bu yolda bilinçli ilerlemek anne ve bebek sağlığı açısından çok önemli. Size tavsiyem vaktiniz varken bolca bebek bakım kitapları okuyun.
Her anneye bu mucizevi serüveninde kolaylıklar diliyorum!’
Seda Okur Kayalar
İçeriği
- Beğendim
- Beğenmedim
Hafta hafta bedeninde ve bebeğindeki gelişmeleri ücretsiz takip et. Seni en iyi ifade eden seçeneğe tıklayarak, değişimleri haber almaya başla!
Gebe.com hesabım var