Yenidoğanların Ağlama Davranışları: Anlamları ve Ebeveynlerin Tepkileri (Aletha Solter’in Görüşleriyle)
/https%3A%2F%2Fcdn.gebe.com%2Fuploads%2F2025%2F01%2F01620df8-eccb-4eb1-b09a-e4884e3ed4ec.jpg)
Uzman psikolog Gizem Buluğ Özdemir bu yazısında, yenidoğan bebeklerin ağlama davranışlarını çocuk gelişimi uzmanı Aletha Solter'in görüşleriyle anlattı.
Ağlama, yenidoğanların en temel iletişim şeklidir. Dünyaya geldiklerinde konuşamayan ve kendilerini ifade etmenin başka yollarını bilmeyen bebekler, ihtiyaçlarını ve duygularını ağlayarak dile getirir. Ancak birçok ebeveyn, ağlamayı yalnızca bir rahatsızlık ifadesi olarak görür ve bu durumu hızlıca durdurma arayışına girer. Çocuk gelişim uzmanı Aletha Solter, ağlamayı çok daha kapsamlı bir şekilde ele alır ve bunun bebeklerin sadece ihtiyaçlarını belirtmek için değil, aynı zamanda duygusal bir boşalma ve iyileşme aracı olduğunu öne sürer.
Aletha Solter’e Göre Ağlamanın Anlamı
Aletha Solter, “Bilge Bebekler” ve “Ağlayan Bebekler için Farkındalık” gibi eserlerinde, bebeklerin ağlama davranışını biyolojik ve duygusal bir iyileşme süreci olarak tanımlar. Ona göre ağlama, yalnızca açlık, alt ıslatma, gaz sancısı gibi fiziksel ihtiyaçların bir göstergesi değil, aynı zamanda bebeğin stres, hayal kırıklığı ve duygusal gerilimlerini serbest bıraktığı doğal bir süreçtir.
Ağlamanın Temel Nedenleri
Bebeklerin ağlamasının en temel nedenleri şu şekildedir:
1.Fizyolojik İhtiyaçlar
Açlık, susuzluk, gaz sancısı, uyku ihtiyacı veya bir rahatsızlık hissi gibi fiziksel nedenler.
2.Duygusal Boşalma
Doğum sırasında yaşanan travmatik deneyimler, fazla uyarılma, korku veya anneyle bağlantı kuramama gibi stres kaynakları. Solter’e göre, ağlama bebeklerin bu stres faktörlerini işlemelerine ve rahatlamalarına yardımcı olur.
3.Bağ Kurma ve Yakınlık İhtiyacı
Bebekler, duygusal bağ kurmak ve güvende hissetmek için fiziksel temasa ve yakınlığa ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç karşılanmadığında, ağlama bir sinyal işlevi görebilir.
Aletha Solter’in Ağlama Yaklaşımı
Solter, bebeklerin ağlamalarını durdurmaya çalışmak yerine, onların bu duygusal ifade sürecini desteklemenin önemini vurgular. Bebeklerin ağlamasına izin vermenin, onların streslerini boşaltmalarını sağladığını ve uzun vadede daha huzurlu bireyler olmalarına yardımcı olduğunu belirtir.
Ebeveynlerin Ağlamaya Tepkileri
1.Dinleme ve Eşlik Etme
Solter’e göre, bir bebek ağladığında ebeveynlerin öncelikli görevi, ağlamayı anlamaya çalışmak ve bu süreçte bebeğin yanında olmaktır. Bu, bebek için bir “duygusal güvenlik ağı” oluşturur. Bebeğiniz ağlarken, onu kucaklayın ve şefkatle dinleyin. Ağlamasına eşlik etmek, onun duygusal bağını güçlendirir.
2.Ağlamayı Bastırmaktan Kaçınma
Ağlayan bir bebeği sürekli emzik vermek, sallamak ya da dikkatini dağıtarak susturmaya çalışmak, bebeğin duygularını ifade etme ve stresini boşaltma fırsatını engelleyebilir. Solter, ağlamayı bastırmak yerine, bu süreçte bebeğin ihtiyaçlarını anlamayı ve ona empatiyle yaklaşmayı önerir.
3.Stres Faktörlerini Gözlemleme
Ağlamanın arkasındaki nedeni anlamaya çalışmak önemlidir. Fiziksel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra, ağlama devam ediyorsa bunun bir duygusal boşalma ihtiyacı olabileceğini unutmayın.
Ebeveynler İçin Pratik Öneriler
1.Ağlamayı Anlamaya Çalışın
Bebek ağladığında, önce temel fiziksel ihtiyaçlarını kontrol edin. Aç mı, altı kirli mi, gazı var mı? Bu ihtiyaçlar karşılandığında ağlama devam ediyorsa, onun duygusal bir ihtiyacını ifade etmeye çalıştığını düşünebilirsiniz.
2.Duygusal Güven Sağlayın
Ağlama bir bağlanma fırsatıdır. Bebek ağlarken onunla göz teması kurun, sakin bir sesle konuşun veya şarkı söyleyin. Bu, bebeğin kendini güvende hissetmesini sağlar.
3.Kendi Kaygılarınızı Gözden Geçirin
Bebeğin ağlaması bazen ebeveynlerde yetersizlik hissi ya da panik yaratabilir. Ancak ağlamanın bebeğin iyileşme sürecinin bir parçası olduğunu bilmek, bu kaygıyı azaltabilir.
4.Duygularını Bastırmaya Çalışmayın
Aletha Solter, ağlayan bir bebeği hemen susturmaya çalışmaktansa, ona bu duygusal ifade sürecinde alan tanımanın önemini vurgular. Bebek ağladıktan sonra genellikle rahatlamış ve huzurlu hisseder.
5.Rutinler Oluşturun
Yenidoğanlar düzen ve tahmin edilebilirlikten hoşlanır. Beslenme, uyku ve oyun rutinleri oluşturmak, bebeğin kendini daha güvende hissetmesine ve ağlama nedenlerinin azalmasına yardımcı olabilir.
Ağlama ve Uzun Vadeli Etkiler
Aletha Solter’e göre, bebeklerin streslerini ağlayarak ifade etmelerine izin verilmesi, ileriki yaşlarda daha sağlıklı bir duygusal gelişim sağlar. Duygularını bastırmayan bebekler, kendilerini ifade etme, stresle başa çıkma ve güvenli bağlanma konularında daha güçlü bireyler haline gelir. Buna karşılık, ağlamalarının sürekli olarak bastırıldığı bebeklerde, ileriki yaşlarda kaygı, öfke birikimi ve güvensizlik gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
Sonuç olarak yenidoğan bebeklerin ağlama davranışı, onların dünyayı anlamlandırma ve çevrelerindeki insanlarla bağ kurma süreçlerinin bir parçasıdır. Aletha Solter’in yaklaşımı, ağlamayı bir sorun olarak görmek yerine, bir iyileşme ve iletişim aracı olarak değerlendirmemizi önerir. Ebeveynler, bebeklerin duygusal ihtiyaçlarına duyarlı bir şekilde yaklaştığında, güvenli bağlanmanın temellerini atmış olurlar. Unutmayın, bir bebeğin ağlaması yalnızca bir ihtiyaç ifadesi değil, aynı zamanda duygusal bir hikâyedir ve bu hikâyeyi anlamak, sağlıklı bir ebeveyn-çocuk ilişkisi için en değerli adımdır.
Bu içeriğimiz de ilginizi çekebilir:

İçeriği
- Beğendim
- Beğenmedim
Hafta hafta bedeninde ve bebeğindeki gelişmeleri ücretsiz takip et. Seni en iyi ifade eden seçeneğe tıklayarak, değişimleri haber almaya başla!
Gebe.com hesabım var