Stres Altındaki Gebeliklere Dikkat!

Stres Altındaki Gebeliklere Dikkat!

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aslı Alay, stres altındaki gebeliklerde dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aslı Alay, “Yoğun stres altında ve yürüyen merdivenlerde koşarak yaşadığımız 2000’li yıllarda gebelikler nasıl geçiyor düşündünüz mü? Kadının çalışma hayatına aktif katıldığı gebeliği süresince çoğunlukla işinden ayrılmadığı günümüzde bu yoğun akış bebeklerimizi etkiliyor mu? Sabahın erken saatlerinde işe yetişme stresi ile başlamıştır gebemizin yorgunluğu. Belki de kahvaltısız başlamıştır güne. Ancak eşine varsa evdeki diğer çocuğunu itina ile hazırlamıştır, yumurtalarını yedirmiştir herkesin. İşyerine ulaşan hem anne hem gebe hem eş hem ev hanımı olan kadın, yorulmadan, usanmadan, bıkmadan çalışmaya başlar. Bu yoğunluk içinde bebeğini sağlıkla büyütmeye çalışır. Doktor kontrolünü aksatmaz, ilaçlarını içer. Gebeliğin sonuna kadar çalışmak ister ki ekonomik geliri azalmasın. Bunları yazmak bile yoruyor insanı. Ancak birçok kadın bu şekilde yaşıyor. Ve alıştı da yaşamaya. Ancak son yıllarda özellikle ülkemizdeki patlayan bombalar, katliamlar, ölen genç bedenler gebelerimizde stres ve endişeyi arttırdı. Anne adaylarında dünyaya getirecekleri bebekleri ile ilgili can güvenliği korkusu yerleşti.” dedi.

Gebelik Döneminde Depresyon

Gebelik döneminde depresyonun, anksiyete gibi psikolojik sorunların ilk 3 ayında ve son 3 ayında sıklıkla görüldüğünü kaydeden Op. Dr. Alay, “Özellikle son 3 ayda gebenin yaşadığı ve tanı alan psikiyatrik sorunlar son yıllarda %30 – 50 ulaşmaktadır. Gebelerde çoğunlukla mevcut olan kaygı depresyona, depresyon ise kaygıda artışa yol açmaktadır. Anne adayının stres ile başa çıkabilme gücü ile stresin bebeği etkilemesi ters orantılıdır. Yani anne her ne kadar huzurla yaşar ve çevresel faktörlerden etkilenmez ise bebek de o kadar sağlıkla doğar.” diye konuştu. Gebelikte anne yaşının planlı gebelik olmasının, cinsiyet beklentisinin, annenin ek hastalıklarının ve bu beklentinin gerçekleşmemesinin, annenin ekonomik gücü gebelikte yaşanılan psikiyatrik sorunlar ile bağlantılı olduğunu belirten Alay, “Özellikle doğuma yakın dönemde anksiyete yani endişe oldukça fazladır. Artan stres kadında böbrek üstü bezinden fazla miktarda kortizon türevi hormonların salgılanmasına neden olmaktadır. Artan kortizon fetüste ve bebeğin eşinde erken doğuma da sebep olabilecek bazı faktörleri salgılar. Ayrıca aşırı stres altında geçen gebelikler sonucunda doğan bebeklerde hipertansiyon, diyabet ve obezite gibi sorunların daha çok olduğu gözlenmiştir. Artan endişede en büyük neden ise anne adayının; bebeğin sağlığıyla ilgili doğum korkusu, meraklı ve ekonomik kaygılarıdır.” ifadelerini kullandı. Günümüzde ise bu korkulara çevreden gelebilecek bombaların, saldırıların ve ekonomik krizlerinde eklendiği belirten Op. Dr. Alay, “Strese karşı kendine güvenen, iyimser ve sosyal destek alan kadınlarda depresyon ve kaygı gibi psikiyatrik sorunlar daha az görülmektedir. Bazı hayvan çalışmalarında ise yoğun strese maruz kalmış bebekler de davranış bozukluğu, sinirlilik ve konsantrasyon bozukluğu daha sık görülmüştür. Özellikle de çaresizlik içinde olan, işsiz veya eşinin iş sorunu olan, ekonomik sorun yaşayan kadınlarda ise psikiyatrik sorunlara daha sık rastlanır. Gebeliklerdeki psikiyatrik sorunlar bebeklerin sağlık durumunu da etkilemekte ve bu kadınlarda lohusalık döneminde sorunların daha sık görülmesi nedeni ile gebelikteki sosyal destek oldukça önemlidir. Sağlıklı toplum sağlıklı bebek gerektirmektedir. Sağlıklı bebekler için her anne adayının gebelik dönemi hassasiyet ile takip edilmelidir.” şeklinde konuştu.